Eski Başkan Donald Trump, Perşembe günü New York’taki “sus payı” davasında tüm iddialardan suçlu bulundu. Trump’ın bir ceza davasından suçlu bulunmasıyla 2024 seçim kampanyasının derinden etkileneceği ve bu durumun Başkan Joe Biden’ın elini güçlendireceği öngörülüyordu. Fakat Trump, ilginç bir şekilde dava sürecini medyaya taşıdı. Mahkeme hakimi ve aleyhinde tanıklık yapanlar da dahil olmak üzere mahkeme sürecine katılan birçok kişinin kendisine bir tuzak kurma niyetinde olduğunu iddia ederek mahkemenin meşruiyetini halkın gözünde sorguladı. Hem mahkeme içinde hem de dışında yaptığı dikkat çekici açıklamalarla medyanın odağı olmaya devam ediyor ve başkanlık dönemindeki gibi herkesin kendisini konuştuğu zamanlara dönüleceğinin sinyalini veriyordu.
Başkanlık yarışının karşı cephesinde yer alan Biden ve partisi, dava sürecini dikkatli bir şekilde inceledi. Bağımsız adaylar ve Demokrat Parti cephesi, bu davanın sonucunu seçim meydanlarına taşımakta bir an bile tereddüt etmedi. Trump’ın yorgun tutumu ve mahkemeye yönelik hukuka aykırı söylemleri, Demokratların bu süreci farklı yönleriyle kampanya malzemesi yapmaya hazır olduklarını gösteriyor. Ünlü aktör Robert De Niro gibi halkın sevdiği isimlerin mahkeme önüne gelmesi, Demokratların bu konuya büyük bir yatırım yaptığı izlenimini veriyor. Trump’ın ‘suçlu’ olduğunu vurgulayan Demokratlar, ülke genelinde kendi alacakları oy ve toplayacakları kampanya fonlarının etkileneceğini öngörüyor.
Ancak, Biden’ın başkanlık kampanyası ve genel olarak Demokratlar, kampanyayı Trump’ı merkeze alarak yaparlarsa bu strateji kendilerine pahalıya patlayabilir. 2020’de olduğu gibi Trump karşıtı cephenin salt bu dava nedeniyle mobilize olup Biden’ın arkasına geçeceğini öngörmek yanlış olacaktır. Trump’ın ceza davasının Demokrat Parti’nin kampanyasında çokça zikredilmesi, durumun hukuki alandan siyasi alana çekileceğinin ipuçlarını veriyor. Bu açıdan konuyla ilgili tartışmanın nereye evrileceği büyük önem taşıyor. Amerikan kamuoyu, davanın salt siyasi içerikli olduğu kanısına varırsa, çok ses getiren ceza davası Trump’ın kampanya malzemesi haline gelebilir. Sonuç olarak, Amerikan gündeminin ana meseleleri olan enflasyon, göç, Ukrayna ve İsrail gibi konuların gerisinde kalan bir mesele olacağına benziyor.
Trump’ın Hapis Cezası ve Kampanya Stratejisi
Önümüzdeki süreçte Trump’ı kritik bir dönem bekliyor. 11 Temmuz 2024 tarihinde resmi olarak cezası açıklanacak ve tam dört gün sonra Cumhuriyetçi Ulusal Kongre toplanacak. Kongre’de Trump, Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayı olarak halkın önüne çıkacak. Trump, muhtemelen her suç için verilen hapis cezalarını aynı anda çekeceği için toplamda en fazla dört yıl hapis cezası alabilir. Hapis cezasının bir kısmını ev hapsine de çevirebilir. Bu durumda cezasını New York dışında, örneğin Florida’daki Mar-a-Lago malikanesinde çekebilir ve kampanyasına evinden devam edebilir. Öte yandan sabıkası olmadığı için Trump, hapis cezası almadan şartlı tahliye veya koşullu serbest bırakma alabilir. Her ne kadar siyasi arenada etkileri olsa da hukuki açıdan bu durum Trump’ın elini kolunu ciddi bir şekilde bağlamayacak.
Sonuç olarak dava sonrası kamuoyu yoklamalarında birtakım dalgalanmalar olacaktır. Amerikan seçimlerinin sonuçlarını belirleyen ve ‘salıncak eyaletler’ olarak isimlendirilen bölgelerdeki anketler, davanın ülke genelinde seçimleri nasıl etkileyeceğini belirleyecek. Fakat bu dalgalanmalar, önümüzdeki beş ayda yerini bir durgunluğa bırakabilir ve davanın etkisi stabil siyasi kalıplar arasında kaybolabilir. Bu nedenle, Trump’ın kısa vadede yapılan anketlerde puanının düşeceği, fakat daha sonra eski performansına yani dava öncesindeki sürece tekrar hızlıca dönebileceği öngörülebilir.